Page 7 - lbu orijinal
P. 7

100.YILINDA CUMHURİYET







                                                                  Öncelikle hukuk kavramının tanımıyla
                                                             başlamak uygun olacaktır. Hukuk, insanların

                                                             birbirleriyle oluşturdukları toplumlarla yine
                                                             insanların oluşturdukları toplulukların
                                                             birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen belirli
                                                             özellikte zorlayıcı kurallardan oluşan bir
                                                      PANELİST  ve düzenine getirdiği uygulamalarla toplumsal
                                                             bütündür. Hukuk sistemi, bir devletin işleyiş


                                                             yaşamın düzenini ve bu yaşam düzenini
                                                             belirleyen niteliklerin temel kurucu ögesidir.

                                                             Hukuk sisteminin bütün alanlar üzerindeki
                                                             (ekonomik, siyasal, kültürel, sosyal, özel alan)
                                                             kuşatıcı ve kurucu özelliği, onu çok daha
                                                             önemli ve öncelikli kılmaktadır.

                                                                  Osmanlı Devleti Dönemi’nde de hukukun
                                                             gelişmesi için birçok şey denenmişti. Örneğin
     ÜMRAN BERİN                                             Tanzimat’la hukuki farklılıklarına son vererek
                                                             ülkede yaşayan herkesin aynı hukuk

                                                             kurallarına tabi tutulması amaçlandı. “Kanun
              KARATAŞ                                        Önünde Eşitlik” ilkesi uygulanmaya çalışıldı.
                                                             Ancak kapitülasyonlar ve azınlık sorunlarının
                                                             devam ettiği bir ülkede bu eşitliği sağlamak

                                                             pek mümkün değildi.
             Aynı  zamanda  ilk  anayasamız  1876  Anayasası  hazırlandı  ancak  pek  çok  iç  ve  dış

     sebeplerle  çok  kısa  süre  yürürlükte  kalabildi.  Osmanlı  hukukçuları  tüm  bunlara  rağmen
     çalışmayı sürdürdü. İlerleyen zamanlarda 1. Dünya Savaşı ile Osmanlı Devleti “devlet olma”
     niteliğini  kaybetti  çünkü  devleti  devlet  yapan  üç  ana  ögeden  ikisi  yani  insan  topluluğu  ve
     ülke unsurları parçalanıp bütünlüğünü kaybederken siyasal egemenlik unsuru ise tamamen

     ortadan kalkmıştı.
               Osmanlının  bu  vahim  sonunun  ardından  Mustafa  Kemal  Atatürk  ve  silah  arkadaşları
     tarafından  Kurtuluş  Mücadelesi  başladı.  23  Nisan  1920’de  Meclis’in  açılışı,  yeni  bir  Türk
     devletinin kurulduğunun en büyük kanıtıdır aynı zamanda “egemenliğin kayıtsız şartsız Türk

     milletine  ait  olduğu”  açıkça  ortaya  konuldu.  Türkiye  Büyük  Millet  Meclisinin  açılmasıyla
     birlikte ileride yapılacak olan hukuk alanındaki yeniliklerin en önemli basamağı atılmış oldu.
     Avrupa  çok  hukukluluğun  devam  etmesini  istiyordu.  Bunun  en  büyük  sebebi  de  aslında
     Türkiye’nin herkese uygulanabilir modern kanunları kabul etmesi değil hukuktaki kargaşayı

     devam  ettirerek  ve  bundan  yararlanarak  devletin  iç  işlerine  karışmaya  devam  etmek
     istemesidir.  Lozan’dan  sonra  hemen  Hukuk  Devrimi  gerçekleştirilmişti  bu  sayede  Avrupa
     devletlerinin Türkiye’nin iç işlerine karışma planları suya düşmüştü.
                                                           5
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12