Page 15 - lbu orijinal
P. 15

4.    Sanatın Toplumsal İşlevi: Atatürk, sanatın sadece estetik bir ifade aracı olmanın ötesinde toplumsal
      bir  işlevi  olduğuna  inanmıştır.  Sanatın,  toplumu  eğitmek,  bilinçlendirmek  ve  birleştirmek  açısından
      önemli bir rolü olduğunu düşünmüştür.
      5.        Cumhuriyetin  İnşasında  Sanatın  Rolü:  Atatürk,  Cumhuriyetin  inşasında  sanatın  etkili  bir  şekilde
      kullanılması  gerektiğine  inanmıştır.  Cumhuriyet  binaları,  anıtlar  ve  diğer  yapılar,  sanatın  bu  ideallerin
      simgesi olarak önemli bir rol oynamıştır.
                Atatürk'ün  bu  temel  prensiplere  dayalı  olarak  sanata  verdiği  önem,  Türk  sanatının  Cumhuriyet
      Dönemi’ndeki  gelişimine  büyük  etki  yapmıştır.  Bugün  hâlâ  Türk  sanatının  temelini  oluşturan  birçok
      değer, bu dönemdeki sanatçılar tarafından şekillendirilmiştir.
             Cumhuriyet Dönemi Türk sanatı 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla başlamıştır. Bu
      dönemde sanat 4'e ayrılmıştır. Bunlar müzik, mimari, resim ve edebiyattır.
            Müzik adına ilk olarak 1924’te Musiki Muallim Mektebi açıldı. Bu Mektebin amacı sanatçıdan çok
      öğretmen  yetiştirmekti.  İkinci  olarak  Milli  Musiki  ve  Temsil  Akademisi  kurulmasıydı.  Atatürk  müziği
      sadece teorik bir uğraş olarak değil halka sirayet eden pratik ve uygulayıcı bir sistemle geliştirilmesini
      vurgulamış  oluyordu.  1917’de  kurulmuş  olan  Doğu  Musiki  Bölümünün  adı  1926  yılında  İstanbul
      Belediye Konservatuvarı olarak değiştirilmiştir. Bu kurumda öğrencilere çeşitli enstrümanların eğitimi
      verilmeye  başlanmıştı.  Aynı  tarihte  Ankara  Devlet  Konservatuvarı  kuruldu.  Türk  müziğinin  Dünya
      çapında  tanınmasını  amaçlayan  ve  bu  hareketin  içinde  yer  alan  kişiler  ve  önemli  eserleri  şunlardır:
      Cemal  Reşit  Rey’den  Cumhuriyet’in  Onuncu  Yıl  Marşı,  Ahmet  Adnan  Soygun’dan  Yunus  Emre
      Oratoryusu, Necil Kazım Akses’ten Sesleniş, Hasan Ferit Anlar’dan Türk Süiti ve Ulvi Cemal Erkin’den
      Beş Damla. Bu önemli kişiler Türk kültürünü ve müziğini modernleştirme çabalarını yansıtarak topluma
      zengin bir kültürel miras bırakmışlardır. Aynı zamanda bu kişilere Türk Beşleri deniliyordu.























              Cumhuriyet  Dönemi’nde  resim  sanatı  da  sanatın  modernleşmesinde  ve  ulusal  kimliğin
      oluşmasında  önemli  katkılar  sunmuştur.  Ressamlar  ise  eserlerinde  toplumun  sorunlarını
      işleyerek düşündürmeyi hedeflemişlerdir. Aynı zamanda sanatçılar resimlerinde Türk kültürünün
      zengin  mirasını  en  güzel  şekilde  işlemişlerdir.  Resim  adına  eğitim  için  birçok  önemli  okul
      açılmıştır.  İlk  olarak  1883  yılında  açılan  Mekteb-i  Sanay-i  Nefise-i  Şahane  1928  yılında  İstanbul
      Güzel  Sanatlar  Akademisi  adını  aldı.  Güzel  sanatlar  eğitimi  İstanbul  ile  sınırlı  kalmayıp  1930
      yılında Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsünün resim bölümü açılmıştı. Bu dönemde eğitim gören
      yetenekli  öğrenciler,  Avrupa’nın  çeşitli  başkentlerine  gönderilmişti.  Bunun  amacı  öğrencilerin
      batıda edindikleri farklı düşünce ve deneyimleri ülkemize taşıyarak toplumsal değişimlere katkı
      sağlamalarının istenmesiydi


              Ülkemizde  sanatın  sadece  büyük  şehirlerde  kalmasını  istemeyen  bu  dönemin  insanları
      “Yurttan  Geziler”  başlıklı  bir  proje  yürüttüler.  Yurttan  Geziler  projesi,  gençlerin  sadece  kendi
      yaşadıkları  şehirleri  değil,  aynı  zamanda  farklı  bölgeleri,  kültürleri  ve  tarihleri  tanımalarını
      amaçlamıştır.  Bu  proje,  gençlerin  birbirleriyle  kaynaşmasını,  karşılıklı  anlayışın  artmasını  ve
      ülkenin  dört  bir  yanındaki  zenginlikleri  keşfetmelerini  sağlamayı  hedeflemiştir.  Bu  proje
      sayesinde sanat Anadolu’ya taşınmıştır.


                                                           13
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20